Hüseyin Tüzün
© Hüseyin Tüzün (özel paylaşım)
Hakkında
1944’te Çanakkale’nin Ezine ilçesinde doğdu; ev hanımı bir anne ve öğretmen bir babanın çocuğu; iktisatçı ve şarkiyatçı Elisabeth Tüzün ile evli; kızı Suna Tüzün ve oğlu Nedim Tüzün biyolog olarak çalışmaktadır; lise öğrenimini İstanbul’da Sankt Georg Avusturya Lisesi ve Kabataş Erkek Lisesi’nde tamamlamış, İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuştur; 1970 yılında çeviri yapmaya başlamıştır; çevirilerinde “yazar Türk olsaydı söylemek istediğini Türkçe nasıl söylerdi?” sorusundan yola çıkmaktadır; çeviri sürecinde orijinal metni çok iyi anladıktan sonra yazarı diğer eserlerinden de tanıyarak üslubunu kavramakta ve eserin belli bir bölümünün anlama dayalı kaba çevirisini yaptıktan sonra üslup özelliklerine eğilip yeniden yazmaktadır; geleceğin çevirmenlerine ve çeviriye yeni başlayan meslektaşlarına şu tavsiyelerde bulunmaktadır:
“Çevirisi yapılacak eseri öncelikle dil açısından çok iyi anlamak çok önemlidir. Çünkü her yabancı dil, özellikle edebiyatçıların elinde, çevirmeni yanlış anlamaya düşürecek tuzaklarla dolu olabilir. Olayların gelişmesine ya da bir düşüncenin akışına göre yapılan yakıştırmalar çok acıklı ya da son derece komik yanılgılara yol açabilir; yakın çeviri tarihimizde bu tür yanılgıların sayısız örneklerine rastlıyoruz. Bu nedenle çevirmen bir sözcüğün farklı anlamları olabileceği, mecazi anlamda kullanılabileceği ya da bir deyim vb. içinde geçebileceği olasılığını göz ardı etmemelidir; duyacağı en küçük kuşkuda, tereddütte, anadili eserin yazıldığı dil olan eğitimli birisine danışmalıdır.
Eseri çevrilecek yazarı tanımak, onun başka kitaplarını orijinalinden okumuş olmak, varsa Türkçeye yapılan çevirilerine bir göz atmak, yazarın üslubunu kavrayıp doğru aktarabilmek için yapılması gereken ön çalışmalardır. Yazarın üslubu kendi yazma sürecinin bir öğesi olduğundan bunun arkasında yatan amacı sezinleyerek çeviri uğraşısında, gerektiğinde belli bir ölçüye kadar dili zorlamaktan kaçınılmamalı.
Çevirmen, belli bir kastı olmadıkça ya da darda kalmadıkça Osmanlıca ya da yabancı sözcükleri değil, Türkçe sözcük ve anlatımı yeğlemeli, Türkçenin gelişmesine katkıda bulunmalıdır. Her yıl yüzlerce çeviri kitabın yayınlandığı göz önünde tutulursa, çevirmenin Türkçe konusundaki sorumluluğu daha iyi kavranabilir.
Çevirinin başarısı sonuçta çevirmenin Türkçeyi ne denli titiz ve özenli kullandığıyla, dil bilgisiyle, sözcük dağarcığıyla, en önemlisi de dilde edindiği “hissiselim”le, sağduyusuyla ilişkilidir.”
Eserleri
Türkische Mittelmeerküste (1998)
Türkische Ägäis (1999)
Takvim Şiirleri (2007)
Çevirileri
Fallada, Hans: Ayyaş (1971)
Fallada, Hans: Büyük Adam- Küçük Adam (1971)
Hamsun, Knut: Düğüm (1971)
Brecht, Bertolt: Bay Julius Caeser’ın İşleri (1972)
Richter, Götz: Siyah Antilopun Şarkısı (1972)
Putrament, Jerzy: Eylül (1973)
Kästner, Erich: Hayvanlar Toplantısı (1973)
Goetz, Curt: Beverly Hills’teki Ölü (1976)
Dostoyevski: Çocuklar Arasında (1976)
Lenz, Siegfrid: Akıntıdaki Adam (1981)
Kästner, Erich: Uçan Sınıf (1989)
Yüzbir Gece Masalları (Arapça el yazmasından çev. Claudio Ott) (2016)
Cartarescu, Mircea: Nostalji (2017)
Kaynakça
Hüseyin Tüzün ile Röportaj (24.11.2017)
Yazan